DELİ AĞAÇ
Online olarak satışa çıkarılan bu özel koleksiyonda Orhan Deliorman’ın 1975’ten 2008’e dek doğayla, ormanlarla ve ormanların temel taşı ağaçlarla olan sohbetine görsel olarak şahitlik edeceksiniz.
“ Üzerimde açık renk bir gömlek ve koyu renk bir hırka var. Azıcık ilerideki taşın üzerine otursam biraz dinlenebileceğim. Çünkü burada epeyce uzun süredir duruyorum. Arada aklımdan “Ne işim var benim burada?” gibi sorular geçiyor, ancak zihnimden yağmur sicimleriyle aynı hızda geçip duran diğer bir sürü şey gibi, onları da takip edemiyorum…”
Eser satın almak için bize iletişim sayfamızdan e-posta atabilirsiniz.
Değirmendere desenlerinin ilham kaynaği “körfez” tablosu üzerine
“Diploma resmi. Büyük savaş verdim. Anılarla dolu bir resim. Doğayla ilk burun buruna geliş. Yanlışlar, bocalamalar, yenilgi, büyük gayret. Bir ay yerinde ve bir ay evde çalıştım. At sırtında dağa çıktı tuval ve at sırtında indi. Trenle eve geldi. Tuval bezi ahırda gerildi. Astarı orada atıldı. Çok büyük bir savaş. Onlarca desen ve pastel sürüklendi peşinden. Hâlâ ona baktığımda coşku duyuyorum Ve hâlâ üzerine boya sürüyorum. Ah neler yaşadım ben o resim sırasında. Ne günler, ne duygular. Yanımda Cezanne’ı götürdüm.
Dostoyevski’nin Budala’sını orada okudum. Doğa ile ne muhteşem bir tanışma yaptık orada. Bu resmim hep en iyi resmim olarak kalacak bende. Bir yıl Akademi’de Ayniyat Saymanlığında kaldı bir yıl da annemin evinde.”
Orhan Deliorman, 30 Ekim 1992, Birinci Defter
Saplar: saatlik bir çalışma
“Yeni başlangıcın ilk ürünü. Kurutulmuş Çiçekler definemden. Kısa bir süre, seçtiğim kurutulmuş çiçeğe bakıyor ve ilk boyamanın ardından onu kaldırıyorum ortadan. Bu bir algılama resmi. Bu kısa algılamayı aktarmak çok bana göre. Hani belki sokaklarda yatıp kalkan bir serkeşin güzel bir sonbahar günü parktaki görüntüsüne özenip bir sonbahar köşkü yaptırmaya kalkışmak gibi. Özenilen görüntü bir andır ve özenilen şeyin aslı bir sefaletin son perdesi olabilir. Ama bu özentiden yola çıkılıp o anı oracıkta terk edip bir seyahat tasarlamaktır. İşte bu o.”
Orhan Deliorman, Eylül 1995, İkinci Defter