Delİ Hayvan
23 Eylül 2020’de başlayan ve 25 Mayıs 2021’de sona erecek olan Ölümden Doğuma Sergi Serisinin
3. etabı “Deli Hayvan” sergisine hoşgeldiniz. Ressam Orhan Deliorman’ın doğa canlılarıyla olan temasının siyah beyaz bir film şeridi niteliğinde olan bu koleksiyon, insanlığa dair metaforların hayvanlar alemindeki gizli yansımalarını içeriyor. Aşağıdaki 40 metaforik enstantane çizimde masumiyetin, kurban oluşun, hırçınlığın, kibir ve gururun, ölümün ve yeniden doğuşun izlerini süreceksiniz.
Eser satın almak için bize iletişim sayfamızdan e-posta atabilirsiniz.
Çerçeveli “Horozlar” serisi hakkında
Bakırköy döneminde aşk ve hazımsızlık acıları çektiğim bir dönemden. Plastik akustiği ile öten Singer horoz oyuncaklar, tahta dibek ve mimozalarla düzenlemeler. Konu biraz bilerek, biraz otomatikten “horozların şaşkınlığı”. Erkeklere içeriden bir bakış.
Şimdi baktığımda, yani 1993’te bakınca onlara, bana dedikodu yapan, işlerini yürüten, şaşkın şaşkın düşünen ve tartışan horozları hatırlatıyorlar. Samimiyetle ve konsantre anlarda çizilmiş desenler.
Orhan Deliorman, 1993, Birinci Defter
Kim bilir kaçıncı bayram, iyi dileklerin bazen yalancıktan, bazen âdetten sunulduğu.
Kim bilir unutulmaya yüz tutan bayramların kaçıncısı?
Kaçıncısı kim bilir, ziyarete gidenlerin evde kimseyi bulamadığı, çocukların harçlıktan umudu kesmeye başladığı, yeni elbiselerin arife akşamı başucuna asılmadığı, kurbanların kalantorlaşıp, insanların kurbanlaştığı, salonlarda, odalarda bayram sofralarının kurulmadığı, şekerlerin işportadan alınmaya başlandığı kaçıncı bayram kim bilir?
Bayram tebriklerinin içine reklam konmaya başlandığı kim bilir kaçıncı bayram?
Komşu şehirdeki akrabalar yerine, sayfiye pansiyonlarına yatıya gidildiği, insanların misafirlerden korktuğu bayramların kim bilir kaçıncısı?
Artık yeni bir yaşamın işaretleri var. Eski evinden taşınırken üzülüyor tabii ki insan.
Ama şu tebdili mekânda da biliriz demek ki ferahlık var.
Nasılsa yeni evde doğanlar, eskiyi bilmeyecek ve hatırlamayacaklar…
Sanki şu gaz lambalarıyla yaşanılan ahşap evleri, anlamış ta sonra doğanlar, şimdi kendi yaşadıkları bitiyor diye oturup hayıflanıyorlar.
Çatlasak da patlasak da değişecek.
Madem ki biz acıdık gaz lambalarıyla oturanlara, “Ne yapalım”, dedik,
“Onların yürekleri yufkaysa, bizim de aklımız daha işlek”, o halde üzülmek neden kayboluyor tadı diye bayramlara?
Artık biz yukarıyı gözleyenlere katılmalıyız, sonra onlar da yukarıyı bulanlara.
Şu nokta kadar yuvarlağın esaretinin sonu geliyor. Çok uzakta, ama artık hissediliyor.
Üzülmek niye? İşte o sevmediğimiz maddenin sırrı çözülüyor
Kim bilir, belki de kurtulacağız ondan, bizi küçük ihtiraslara sıkıştırandan
Sonra… Ama çok sonra, mutlu olacağız elimizde kalandan…
Ama şu anda, şimdiyi yaşıyoruz,
Ve diliyoruz ki:
Kurban bayramınız kutlu, her gününüz mutlu, işleriniz açık, yürekleriniz ferah, sağlığınız yerinde, gözünüz açık, boynunuz dik, kurbanınız mübarek, dünyanız aydınlık,
günleriniz ferah, cepleriniz para, yürekleriniz iyilik dolu, eviniz bereketli, seveniniz çok, yaşamınız uzun olmasını isteyecek kadar güzel, ilişkileriniz barış dolu, çevreniz yeşil, göğünüz masmavi, çocuklarınız hayırlı, yolunuz açık, vücudunuz sıhhatli, yararınız çok, yüreğiniz korkusuz, aklınız işlek, ayaklarınız güçlü, çalışanlarınız sadık, müşterileriniz anlayışlı, patronlarınız toleranslı, geleceğiniz parlak, insancınız sağlam, diliniz müşfik, hafızanız zor günleri unutmayacak kadar taze, gözleriniz zorda olanları görebilecek kadar keskin, gücünüz şefkatli, diliniz yumuşak, zamanınız değerli, bilginiz ziyade, karnınız tok, sırtınız pek olsun…
Orhan Deliorman (Tahminen Ağustos 1985)