AİLE KOLEKSİYONU
“Askerlik öncesi sakalsız halimle. Kukla serisinin belki de sonuncusu. Fazla uğraştırmadı. En son kukla olarak kendimi boyadım. Akademi’de Devrim Erbil Atölyesi’nden atılmış kötü bir resim şaseye gerildi ve başladım. Hoş ve esprili bir resim. Çok dağınık tekniğine rağmen bana benziyor da.
Eleştirilerimin kendi üzerimde bir uygulaması. Kendi fantezilerimi ve sevgilerimi yansıtan unsurlar… Sevdiğim bulutlar, beni ilgilendiren loşluklar. Sabah alacakaranlığı ve silüetler ve selviler… Beni gerçekten yansıtan bir resim.”
Orhan Deliorman, Birinci Defter, 30 Ekim 1992
“Nesrin’le Değirmendere’den toplayıp kuruttuğumuz çiçeklerden yaptığım bir düzenleme. Bundan çıkan birkaç pastel ve karışık teknik denemesi… Bu küçücük karışık teknik denemesi çok hoş oldu. O, pastel, kuruboya, çini ve kurşun kalem denemesine moral veren ve en çok beğenen Doktor Alaca’nın kızı sevgili Deniz oldu. Ve bu resmi ona hediye etmediğim için hâlâ pişmanlık duyuyorum. O moralle yine bir pastel-yağlıboya transformasyonuna giriştim. İlk çıkışta beni çok tatmin etti. Bu çıkışı bozarım korkusuyla bir daha dokunmadım. Caddebostan’da bir iki girişimim daha oldu. Fakat yeterli kokuyu alamadığım için tekrar geri çekildim. Sonunda Fenerbahçe’de 1992’nin ikinci yarısında kararlılıkla giriştim ve sevgili Nesrin’in desteğiyle bitirdim. Ama tatmin olamadım. Bitmesinin nedeni de bu macerayı sona erdirmeyi kendi içimde bir irade meselesi yapmamdır. Sıradışı, ama biraz arkası galiba…
Doğa heyecanlarıyla konusuz bir çıkış, özel yeteneklerim sayesinde bir tohum patlaması ve dolayısıyla doğum olayına dönüştürüldü. Bu kötü bir yetenek mi acaba? Resme 1992 çalışmasında bir dal parçasını da DNA dizilimini sembolize etmek amacıyla ekledim. Bu dal bir program kartı bence ve doğumla birlikte dışarı atılıyor. Nereye? Bilmiyorum”.
Orhan Deliorman, Birinci Defter, 30 Ocak 1993