TARİHE KARIŞANLAR
BABAM HİKMET BEY’İN YENİ YERİ, 1988
Tuval üzerine Yağlıboya
97x130 cm

“Yeğenim Azmi’nin Ankara’da çektiği etkili bir dia’dan yola çıkıldı. Benzetmede kusur olmaması için dia’dan çalışıldı. Sonra arkaya bir peysaj kondu. Dia’nın anlatımına ters düşme endişem yüzünden sıkıştı. Ve sıkıştığı yerde bırakıldı. 

Sevgili babacığıma rahat edebileceği bir yer arama, onu keyiflendirme çabası. Ona nasıl baktığımı anlatışım. Zaten bu çok iyi şeyler yüzünden sıkıştım. Yetkimi aştım ve durduruldum.

Akıbeti: Baba kapatıldı (24.06.1993, Çiftehavuzlar) ve peysaja dönüştü. Halen bitmedi (Mart 2005). Halen bitmedi Eylül 2007.”  

Orhan Deliorman, Birinci Defter, 30 Ekim 1992

Halen bitmedi... 

Sanat Deliorman, Büyük Çamlıca, Ekim 2020

KURTULUȘ SAVAȘI, 1981
Tuval üzerine yağlı boya
81x100 cm



“Akademi son devre atlama öncesi vize ödevi.
Zor bir konu verilmişti. İstiklal Savaşı ve Atatürk. Altından akıllıca bir manevrayla kurtuldum. Ufka kadar uzanan çorak bir peysaj. Önde zeytin dallarıyla başlayan yeşillik. Yerde ufak tefek taşlar. Yeşilliğin başladığı yerde bir beyaz güvercin ufka doğru bakıyor.  Çorak arazi beyaz mezar taşlarıyla dolu. Ve ufuktan başlayarak yaklaşan, bayraklar taşıyan çok büyük bir kalabalık… Ama henüz uzaktalar. En öndekiler bile yalnızca insan olduğu anlaşılabilecek kadar seçilebiliyor. İddiam en öndekinin Atatürk olduğu idi.

Zeytin ağaçları konusunda sıkıntıya düştüğüm için sevgili Nilhan Saygun’un Tuzla’da çalıştığı zeytin ağacı desenlerini ödünç aldım ve zeytin ağacı için onlardan yararlandım. İmtihana ıslak ıslak götürdüm. Birkaç zaman sonra ordu ve mezar taşlarını sildim. 

Türk ordusu ve milleti uzun ve çorak zamanlardan şehitler vererek yürüyor ve barışa, feraha ulaşıyorlar. Bu yeşillik içinde ayaklarına takılacak ufak tefek sorunlar var. Ama ufak tefek.”

Orhan Deliorman, Birinci Defter, 30 Ekim 1992
FUAT’IN PORTRESİ, 1977
Tuval üzerine yağlı boya
100x81 cm

“Suadiye’deki Barış Apartmanı’ndaki kapıcının evine girdiği sanılarak hırsız diye yakalanan, sonradan ise aklı yerinde olmayan bir ihtiyar olduğu anlaşılan adamdan esinlenerek birkaç desen çizildi. Bunlardan birinin içindeki baston tutan ellerin Fuat Acaroğlu’nun portresine eklenip arasına da yine bir kedi siluetinin konulmasıyla yapıldı. Epeyce sıkıntılı ve utanç verici debelenmelerden sonra ellerde hoş bir tat yakalandı. Bu eller Mehmet Güleryüz’ün iltifatlarına mazhar oldu. Arka fona sandalye konuldu. Sonra silinerek düz fon atıldı. Daha sonra bir ev çalışmasıyla fona yaldız sürülerek tuhaf bir ikona havasına girdi. 1979 civarında yırtılıp şasesi için öldürüldü.”

Orhan Deliorman, Birinci Defter, 30 Ekim 1992

İlginizi çekebilir

Back to Top